GEÇMEYEN İZLER
Bir gece ansızın gelen bu felaketle bir kez daha sarsılmıştı Türkiye. Binlerce hayat kaybetmiştik. Yaşananlar ve hissettiklerimiz merhemi olmayan, tarifsiz bir acıydı. Öyle bir zamandaydık ki yediği yemekten, sıcaktan, utanıyordu insan; ne düşüneceğini bilemiyor, sadece hüzne boğuyordu kendini. Ne desek anlamsız, kelimeler kifayetsizdi.
Birçok hayat orada yaşama tutunmak için deprem ve soğuk ile mücadele ederken düşündüğüm tek şey utançtı; sıcak bir evde oturmak hiç bu kadar suçlu hissettirmemişti beni. Ve geçmemişti lokmalar boğazımdan. Daha fazlasını yapabileceğini bilirken beklemek en acısıydı, her dakika artan ölüm haberlerini izlemek o kadar sızlatıyordu ki içimi. Düşünmeden edemedim o yarım kalan hikayeleri, belki de son kez yenen o akşam yemeklerini, o son kez söylenen iyi geceleri. Hayat ne kadar garip değil mi düşününce; bir dakikası bile önemli olan hayatı ertelemememiz gerektiğini hatırlatmıştı bu acı bizlere. Önce ışıklar kararmıştı sonra dünyalar; bir geceydi uyanmaya çalıştık ya uyanmayı başardık ya da sonsuz bir uykuya daldık, ayrı kaldık, kaybettik. Her şey yarım kalmıştı işte, saniyeler içinde; hayaller, sevinçler, sevdalar…
Evet binlerce hayat kaybetmiştik ama umutta hiçbir zaman kaybolmamıştı. Kurtarılan nefesler, ülkenin dört bir yanından gelen maddi ve aynî yardımlar, birçok milletin hüznümüze ortak oluşu ve yalnız olmadığımızı göstermeleri o günlerde yüzümüze burukta olsa bir gülümseme yerleştirmişti.
Sözlerime veda ederken ülkemize tekrar baş sağlığı diliyor, bu felaketi ve getirdiklerinin hiçbir zaman unutulmamasını ve milletimizin böyle büyük bir acıyı bir daha yaşamamasını temenni ediyorum.
*YAZILARIN TÜM SORUMLULUĞU YAZARLARA AİTTİR
*YAZILARIN TÜM SORUMLULUĞU YAZARLARA AİTTİR
Yazarın Diğer Yazıları