TTB, her iki durumun da kabul edilemez olduğunu vurgulayarak, "İşkence her koşulda mutlak olarak yasaktır" dedi.
TTB açıklamasında, ilgili hekimlerin sosyal medya platformlarında yaptığı yazışmaların hasta hakları ve hekimlik meslek etiği ile bağdaşmadığını, bu tür davranışların hekim-hasta güven ilişkisini zedelediğini belirtti. Bu nedenle söz konusu davranışların kabul edilemez olduğunu ve sürecin takipçisi olduklarını kamuoyuna hatırlattı.
Ancak bu sürecin devamında yaşanan gözaltı işlemleri, bir başka tartışmayı da beraberinde getirdi. Hekimlerin ters kelepçe ile gözaltına alındığına ilişkin görüntülerin yayılması üzerine TTB, ters kelepçenin sistematik hale geldiğine dikkat çekerek şu ifadeleri kullandı:
"Ters kelepçe uygulamasının yasal hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Bu yöntem fiziksel ve ruhsal olarak zarar verici, insan onuruna aykırı ve açıkça bir işkence biçimidir.”
Açıklamada, Emniyet Genel Müdürlüğü'nün 2004 tarihli genelgesiyle ters kelepçeye meşruiyet kazandırılmaya çalışılsa da, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 93. maddesine göre kişilere ancak kaçma veya ciddi tehdit durumlarında kelepçe takılabileceği hatırlatıldı.
TTB, Anayasa Mahkemesi'nin daha önceki kararlarında da ters kelepçe uygulamalarının işkence ve kötü muamele yasağını ihlal ettiği yönünde hükümler verdiğini belirterek, şunları ifade etti:
"Bu görüntülerle kamuoyuna ‘gerekli ceza verildi' mesajı sunulması, hem işkenceyi meşrulaştırmakta hem de hukukun üstünlüğü ve masumiyet karinesi gibi temel ilkelere aykırılık teşkil etmektedir.”
Son olarak, TTB açıklamasında İçişleri ve Adalet Bakanlıklarına çağrıda bulunarak, bu insan hakkı ihlallerine karşı ivedilikle harekete geçilmesini istedi. "İşkence her durumda yasaktır ve insanlığa karşı suçtur" ifadesiyle bitirilen açıklama, hem sağlık çalışanlarının hem de yurttaşların temel hak ve özgürlüklerine yönelik tehditlere karşı net bir duruş olarak değerlendirildi.