Şem (Mum) ile O'na aşık olan Pervane'nin (Kelebek) hikayesi.
Işıklı günlerde gözlerimizin önünde aşklarını yaşarlar. Her gece binlerce aşık, sevgiliye olan aşkı için kendini aşk ışığına bırakarak, 3 günlük olan ömrünü aşkı için feda eder.
Aşk için döner, döner, döner ve püff..
Hayati inanç;
Aşkın ateşi evvela muma düşer, ordan pervaneyi yakar. Ey aşk! Yandınsa, bilki mum önce yandı. O yanmasaydı sen yanmazdın, o seni yakmasaydı aşktan söz edemezdin. Yani sızlanmayı bırak da, kavuştuğun nimetin kıymetini bil.
Filozof Rıza Tevfik'in bir şiirinde geçen bir mısra da;
Bilmedim kim oldu bu hâle sebep,
Ağladım ümidim hêba oldu hep,
Bendeki sûz-i dil var mıdır acep,
Tutuşup can veren pervanelerde...
Şadi Şirazi: Aşka uçarsan kanadın yanar...
Mevlana: Aşka uçmassan kanat neye yarar...
Yunus Emre: Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar...
- -Pervane ile şem‘in alegorik aşk hikâyesi tasavvufî yorumla ilk defa Hallâc-ı Mansûr tarafından Kitâbü'ṭ-Ṭavâsîn'de anlatılmıştır
- -İnsanın, aşk uğruna maddi varlığından vazgeçmesinin, tasavvuf şiirinde ise Tanrı'nın varlığında yokluğa erişmenin simgesi olan şem (mum) ile pervane (kelebek) hikâyesi kitap düzeyinde ilk defa Fars şiirinde Ehli-i Şirazi tarafından işlenmiştir.
- -İlk defa Anadolu sahasında Fehmî tarafından Farsça yazılmış ve II. Bâyezid'e sunulmuştur.
- -İslamî edebiyatta pervânenin şem ile olan hikayesi ilk defa büyük sufî Hüseyin b. Mansûr el-Hallâc (ö.922) tarafından Tavasin adlı eserde yazılmıştır
- -Osmanlı şairlerinden Zatî, Lamiî Çelebi ve Muidî Şem ü Pervane yazmışlardır. Zatî'nin 3937 beyitli şem-ü pervane mesnevisi diğerlerinden daha fazla ilgi görmüştür.