Son yıllarda iklim değişikliği, artan nüfus ve su tüketimi ile birlikte gölde ciddi seviyede su kaybı yaşandı. Özellikle düzensiz yağışlar, yüksek buharlaşma ve kontrolsüz su çekimleri gölün ekosistemini tehdit eder hale geldi. Uzmanlar, Beyşehir Gölü'nün sadece bölgesel değil, ulusal ölçekte de stratejik bir kaynak olduğuna dikkat çekiyor.
İklim Değişikliği Baskısı
Meteoroloji verilerine göre Türkiye'de son yıllar, uzun dönem ortalamalarının çok üzerinde sıcaklıklarla kayıtlara geçti. 2024 yılı son 54 yılın en sıcak yılı olurken, 2025 yılı Temmuz ayı da son 55 yılın en sıcak Temmuz'u oldu. Yağışlar ise hem 2024 hem de 2025 su yılında normalin çok altında gerçekleşti. Bu durum, göl havzasındaki su seviyesini kritik seviyelere düşürdü.
Bakanlık Harekete Geçti
24 Aralık 2024'te gerçekleştirilen Ulusal Su Kurulu toplantısında, kuraklık tehdidi altındaki göller için eylem planları hazırlanması kararı alındı. İlk olarak Eğirdir Gölü için başlatılan çalışmaların ardından, Beyşehir Gölü de öncelikli göller arasında yer aldı.
Tarım ve Orman Bakanlığı koordinasyonunda yürütülen çalışmalarda, bilimsel modellemeler ve gelecek projeksiyonlarıyla gölün geleceğini koruyacak adımlar belirleniyor.
Öne Çıkan Tedbirler
Hazırlanan Beyşehir Gölü Su Eylem Planı'nda öne çıkan başlıca önlemler şöyle:
Sulama sistemlerinin modernizasyonu,
Yeraltı suyu kullanımının kontrolü,
İçme–kullanma suyu şebekelerinde kayıp-kaçakların azaltılması,
Kullanılmış suların yeniden değerlendirilmesi,
Su verimliliği uygulamalarının yaygınlaştırılması.
Ortak Çalışma Masası
25 Temmuz 2025'te düzenlenen atölye çalışmasında kamu kurumları, akademisyenler ve sivil toplum temsilcileri bir araya geldi. Toplantıda, göl seviyesindeki düşüşün temel nedenleri arasında kontrolsüz su çekimi, yüksek buharlaşma ve iklim değişikliğinin olumsuz etkileri öne çıktı.
Hedef: Sürdürülebilirlik
Hazırlanacak eylem planı, hem gölün su miktarını hem de su kalitesini korumayı hedefliyor. Tarım ve Orman Bakanlığı yetkilileri, planın uygulanmasıyla Beyşehir Gölü'nün ekolojik yapısının korunacağını, tarımsal üretim ve bölge ekonomisinin sürdürülebilir şekilde destekleneceğini belirtiyor.